Ortalama, çoğu kişi için dört işlem bilgisi gerektiren bir denklemdir. Ancak ortalama kavramını açıklamak, hesaplamak kadar kolay değildir. Çünkü salt matematiksel bir işlemden ziyade ortalama kavramının çok daha farklı belirlenimleri söz konusudur. Ortalama;
bir orta nokta mıdır?
ne çok ne de az olan bir denge
seviyesi midir?
sıklık bakımından en çok gözlenen
midir?
kabaca tahmin edilen bir ölçü
müdür?
iki şeyin arasında olan mıdır?
Ortalama kavramının tarihsel köklerine indiğimizde ilkin İskenderiye’li Öklid ve onun Elemanları isimli eseriyle karşılaşmaktayız. Çünkü Öklid’in Elemanları eserinde orta değer, orta orantı (geometrik ortalama) üzerine önermeler bulunmaktadır. Diğer taraftan Antik Yunan filozofu Aristoteles Nikomakhos’a Etik isimli eserinde erdemlerin yapısı üzerinden bir kavram olarak ortalamanın, ortanın felsefesini yapmıştır ve ‘bize göre ortalama’ ile ‘matematiksel ortalama’ üzerine bir ayrımda bulunmuştur.
Diğer taraftan aritmetik, geometrik ve harmonik ortalama söylemleri
arasındaki ayrımları düşünmek oldukça yararlıdır. Çünkü aritmetik ortalama ile
harmonik ya da geometrik ortalama aynı şey değildir. Bugün yaygın olarak “average”
sözcüğüyle kastedilen ölçümlerin aritmetik ortalamasıdır. Türkçe’ye çevirisi
ortalama olarak yapılan “mean” ile “average” olan İngilizce sözcüklerinin
tarihte aynı anlamı ifade etmediğini görürüz. Bugün her ne kadar mean ile average sözcükleri eş anlamlı olarak kullanılsa da işin aslı öyle
değildir. Dilsel köklere indiğimizde İngilizce “mean” sözcüğü middle (orta) ve
istatistiksel bir terim olan median (ortanca) terimlerinden türemiştir. Middle
sözcüğünün kökü ise Latinceden “medium” sözcüğüne dayanmaktadır. “Average”
sözcüğünün ise 1558’li yıllarda İngiltere’de I. Elizabeth zamanında “gemiyle taşınan
malların hasar görmesi sonucunda alıcı ve satıcı arasında gider veya zararın
eşit dağılımını” ifade etmek amacıyla
kullanıldığını görmekteyiz. Dolayısıyla 15. yüzyıllarda “ortalama” kavramı, bir
tür eşitsizlik problemine işaret etmektedir. Tam bu noktada şunu söylemek
yanlış olmayacaktır: Doğada birbirine eşit olmayan ölçümler pekâlâ vardır,
ancak bu eşitsizlikleri eşit kılmanın bir yolu, aritmetik ortalamadır!
***
ü Türkiye’de beklenen yaşam süresi, 78 yıldır.
ü 2019 yılı İnsani gelişim raporuna göre 25 yaş ve üzerindeki bireylerin ortalama
eğitim süresi 8 yıldır.
ü Türkiye İstatistik Kurumunun yaptığı araştırmaya göre günde 6 saat
televizyon izliyoruz, 3 saat internete giriyoruz ancak kitap okumaya sadece 1
dakika ayırıyoruz.
ü Dünyada kişi başına yapılan kitap harcaması 1.3 dolar, Türkiye’de ise
çeyrek dolar (25 sent)dır.
ü 15 yaş ve
üzerindeki bireylerin kültür ve eğlence amacıyla müzik ve sahne sanatları
faaliyetlerine bir ayda ayrılan ortalama süre 25 dakikadır.
ü IMF raporuna göre 2017 yılında gelişmekte olan ülkelerin milli geliri 11 bin 760 dolardır.
Bu ifadelerin benzerlerini zaman zaman TV haberlerinde duyuyoruz ya da sosyal medyanın kaynaklarında okuyoruzdur. Yukarıdaki ifadelerin her biri bize -açıkça ifade edilmemiş olsa bile “ortalama” kavramına ilişkin bir bilgi sağlamaktadır. Bu bilgi kimi zaman yaklaşık olarak beklenen bir değeri, kimi zaman sıklıkların en fazlasını, kimi zaman da merkezi bir yığılım noktasını ifade etmektedir.
|
Bir ölçüm kümesindeki nicel ölçümlerin toplanıp,
toplamın ölçüm sayısına bölünmesi sonucunda elde edilen değere “a r i t m e t i k o
r t a l a m a ” denir. |
Aritmetik
ortalama, tanımı gereği ölçme sonuçlarının toplamını gerektirdiği
için en az iki ölçme sonucu olmak
durumundadır. Dahası toplama işleminin, nicel ölçme sonuçları üzerinde
yapıldığında anlamlı olduğu unutulmamalıdır.
Sınıflama ya da sıralama düzeyindeki kategorik ölçümler için “aritmetik ortalama”
istatistiğinin hesaplanması, özü gereği bir anlam ifade etmemektedir. Örneğin ölçülen
nitelik cinsiyet olsun. Kız ve erkek olan ölçme sonuçları, kategorik sınıflama
düzeyindedir. 15 kız öğrenci ile 25 erkek öğrencinin ortalaması cebirsel bir işlem
olarak (15+25)/2=20 eder. Ancak bu ölçüm kümesinin ortalaması ya 20 kız ya da 20
erkek öğrencidir söylemi, işin özü gereği doğru olmayacaktır. Aritmetik
ortalamanın tanımına dikkat edilirse, aritmetik ortalama doğrudan bir ölçme
sonucu değildir, ölçüm kümesindeki tüm ölçümlerden elde edilen noktasal bir değerdir.
X
üzerinde yatay çizgi olan bu sembol (
X sembolü, ölçüm kümesindeki
ölçme sonuçlarının her birini ifade etmektedir. N,
ölçüm sayısının sembolik gösterimidir. ∑ simgesi ise veri setindeki ölçümlerin toplanacağının
ifadesidir.
∑,
Boşluksuz 92 karakterden ya
da11 sözcük ve 1 cümleden oluşan bir dili, tasarruf yaparak 6 karakterli bir
dile indirgemiş olduk. Bir başka deyişle, 92 karakterle ifade edilen bir düşünceyi
6 karakterle ifade edilen bir düşünce sistemine eş değer de tutmuş olduk. Yani,
gündelik bir dili, matematiğin diliyle ifade etmiş olduk. Matematik bir düşünce
sistemidir. Her düşünce sisteminin de bir dili vardır. Şimdi aritmetik ortalama
işleminin elde edilişine bir örnek verelim.
6 bireyin boy uzunlukları
170, 164, 178, 162, 174 ve 158 cm olarak ölçülmüş olsun. Bu ölçme sonuçları
toplanıp, toplam değer ölçüm sayısına bölünürse “aritmetik ortalama değeri” elde
edilmiş olacaktır. Aritmetik ortalamanın hesaplanması,
bir tür toplama ve bölme işlemi yapabilme bilgisidir.
A.O= (170+164+178+162+174+158)/ 6 =167,67
|
İstatistiğin Asi Çocukları! Uç değer, sıralanmış
ölçümlerin en küçük veya en yüksek değerli ölçme sonucudur. Dolayısıyla ölçümlerin
uçtaki değerleri iki tanedir: biri en küçük değerli ölçme sonucu; diğeri en
büyük değerli ölçme sonucudur. Uç değerlerin bir norma veya ölçümlerin dağılımına göre beklenenin üzerinde veya altında bir değerde bulunması ise “aşırı uç değer” olarak adlandırılır. Uç değer ile aşırı uç değer arasındaki kavramsal farka dikkat ediniz. |
Nicel ölçümlerin bulunduğu bir ölçüm kümesinde, ölçümlerin uç değerlerinden ortanca ve tepe değer istatistiği etkilenmez. Ancak, aritmetik ortalama, uçlardaki ölçümlerin değerlerinden bilhassa en çok etkilenen bir istatistiktir. Nasıl yani? Anlamak için aşağıda verilen ölçümlerin tepe değerini, ortancasını ve ortalamasını hesaplayalım.
|
Birey no |
Ölçme sonucu
(kg) |
|
001 |
55 |
|
002 |
60 |
|
003 |
60 |
|
004 |
60 |
|
005 |
65 |
|
006 |
72 |
|
007 |
72 |
|
008 |
75 |
|
009 |
155 |
9
bireyin kütlelerine ilişkin ölçümlerin tepe değeri 60 kg; ortanca değeri 65 kg,
aritmetik ortalaması 74,89 kg’dır. Veri setinin uçlarındaki değerler 55 kg ve
155 kg’dır. Fakat 155 kg aynı zamanda aşırı
uç bir değerdir ve aritmetik ortalamayı kendine doğru çekmektedir. Bu
ölçümler, 25 yaşındaki sporcular üzerinde elde edildiği için 155 kg gibi bir
ölçme sonucu beklenen kütle normunun üstündedir. 155 kg olan uç değerin, 60
olması durumunda ölçümlerin aritmetik ortalaması 64,33 kg olacaktır. Bu
örnekte, 155 kg ölçümünün olması aritmetik ortalamayı 155’e doğru çekmiştir.
Dolayısıyla bir veri setinde aşırı uç değerin mevcudiyeti dikkatle incelenmeli,
araştırma nesnesine, ölçüm sayısına ve ölçümün niteliğine bağlı olarak değerlendirilmelidir.
Aşırı uç değer(ler), veri setinden ayıklandıktan sonra aritmetik ortalama
istatistiği hesaplanmalıdır dense de bunun adı, gerçeği çarpıtmaktır. Burada
önemsenmesi gereken öncelikli husus uç değerin gerçeği yansıtıp
yansıtmadığıdır. Örneğin 7-10 yaş
arasındaki çocukların boy uzunlukları ölçülmüş olsun ve boy uzunlukları 109 ile
172 cm arasında değişkenlik göstermiş olsun. Ölçüm ile ölçülenin mutabakatı var
mı yok mu sorgulanmalıdır. 7-10 yaş grubunda 109 cm ve172 cm ölçümleri,
ölçümlerin iki uç değeridir. Peki, bu uç değerler, aşırı uç değer midir? Karar
vermek için önce bu uç değerlerin, gerçeğin bir parçası olup olmadığı araştırılmalıdır.
7-10 yaş grubundaki çocukların boy uzunluğu normu 109-150 cm arasında
değişkenlik gösterdiği bilgisine dayanarak ölçüm setindeki 172 cm aşırı bir uç
değerdir ve gerçeği yansıtmamaktadır.
İşte bir uç değerin gerçeği yansıtmaması
durumunda ölçümün ölçüm setinden çıkarılması uygundur.
Örneğin 10 kişiden oluşan bir arkadaş grubunun aylık kazançları TL cinsinden tabloda gösterilmiş olsun. Bu gruptaki kişilerin kazançları 2340 TL ile 25000 TL arasında değişkenlik göstermektedir. Bir bakıma ölçümlerin hipotetik uç değerleri 2340 TL ve 25000 TL’dir. Ölçümlerin aritmetik ortalaması, [(2340+2340+2340+2500+2340+2340+2340+2340+2340+25000)/10]= 4622 TL’dir.
|
Kişi no |
Gelir (TL) |
Bu durumda bu arkadaş grubunun ortalama aylık kazancı,
4622 TL’dir. Bir bakıma 10 kişinin her biri için aylık kazanç 4122 TL’ye
eşitlenmiş oldu. Bireylerin aylık kazançlarına tablodan bakınız. 9 kişinin
aylık kazancı birbirlerine çok benzer değil mi? Ancak 25000 TL diğerlerinden oldukça
ayrık. Bu ölçümü, uç değer olarak atfedip ölçüm setinden çıkarıp aritmetik
ortalama hesaplandığında gerçeği yamultmaya başladık demektir. İlkin, 10
kişilik arkadaş grubu, 9 kişiye indirgenmiş oldu. 9 kişinin kazanç ortalaması
2358 TL’dir. |
|
1 |
2340 |
|
|
2 |
2340 |
|
|
3 |
2340 |
|
|
4 |
2500 |
|
|
5 |
2340 |
|
|
6 |
2340 |
|
|
7 |
2340 |
|
|
8 |
2340 |
|
|
9 |
2340 |
|
|
10 |
25000 |
Peki, başlangıçta ilan ettiğimiz 10 kişiden oluşan
arkadaş grubunun aylık kazanç ortalaması 2358 TL denebilir mi? Hayır. Dahası
bazı meslek grupları için 25000 TL’lik aylık kazanç olağandır ve kazanç normunun dışında değildir. Misal
25000 TL’lik kazanca sahip kişi, bir doktor olabilir. Ölçümlerin birbirine daha
çok benzeştiği küçük fakat gerçeklikle bağı bulunan uç değerli örneklemlerde,
uç değerler budanmamalıdır. Peki, ne
yapılabilir? Bu ölçüm kümesi için tepe değer ve ortanca istatistiği, aritmetik
ortalamaya nispetle bilgi verme gücü daha yüksektir. Bu 10 kişilik arkadaş
grubunun kazanç ortancası, 2340 TL’dir. Ölçümlerin tepe değeri 2340 TL’dir. Bir başka deyişle kişilerin %80’inin (8’inin)
aylık kazancı, 2340 TL’dir. Buna
mukabil, bu arkadaş grubunun kazanç ortalaması 4622 TL’dir. Ortanca değer ile Aritmetik ortalama
arasındaki fark 2282 TL’dir. Aritmetik ortalamaya göre gerçekte 9 kişinin aylık
kazancını, 2282 TL artırılırken gruptaki bir kişinin aylık kazancını da 20378
TL azaltmış olduk. Böylece eşit olmayan ölçümleri eşit kılmış olduk.
Bu içerik, Kavramları, İlkeleri ve Uygulamalarıyla Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme isimli kitaptan alınmıştır.
