Ne yapmaya çalışıyoruz? Bisiklet akrobasisi ile uğraşanların kullandığı bisikletlerin belirli bir ölçüsü vardır. Çok büyük ya da çok küçük bir bisiklet ile bir akrobat, marifetini sergileyemez. Dolayısıyla siz akrobata doğru ölçüdeki bisikleti kullanmasına izin vermezseniz, çok becerikli bir akrobatımız çok beceriksiz bir akrobata dönüşür. İşte -sözüm ona- yeni nesil ya da beceri temelli sorularla çocuklarımıza yapılan budur. Neyi ölçtüğü hususunda iki uzmanın dahi üzerinde uzlaşamadığı soruları, çocuklarımıza çözdürerek çocuklarımızın özyeterliliklerini aşağıya çekiyoruz. Özyeterlilik algılarını düşürdüğümüz çocuklarımız, şimdi yeni nesil soru, beceri temelli soruları çözse ne olur, çözmese ne olur? Öğrenmeden, anlamadan, kavramadan binlerce yeni nesil/beceri temelli soruyu öğrencilere boca eden bir sistemi, şimdi kim niye alkışlar? |
Gerçekte ne nesil ne
de beceri lafızlarının özünü içinde
barındırmayan bu yeni nesil ve beceri temelli sorular furyasından acaba kendimizi
nasıl arındıracağız? Tabii ki daha fazla bilgi sahibi olarak ve sahibi olduğumuz
bilgiler üzerinde daha çok düşünerek arınacağız.
Yeni nesil ya da beceri temelli olarak sıfatlanan soruları, edebiyatın
“nesir” türüne evrilmiş olması
bakımından hemen tanıyabiliriz. Bu sorular, bir mal/eşya olarak piyasaya
sürüldüğünden elbette pazarlayanları olacaktı. Özellikle hem şiş hem de kebap yemenin derdinde
olanlarımızın yeni nesil lafzını kullanmayıp beceri
temelli sorular söylemini tercih etmekte olduklarını bilmekte fayda var. Ama
yine de biz bu pazarlamacıları, fantastik güzellemelerinden rahatlıkla ayırt
edebiliriz. Beceri kavramının ne olduğuna dair bir kez olsun düşünmeden
piyasaya sürülen ‘beceri temelli sorular’ tam bir fiyaskodur. Çünkü ölçülen gerçekte beceri değil bilginin
kendisidir. Beceri; eyleme, yapma edimine; bilgi ise bilişe, bilme edimine
dairdir. Bir şeyin ‘nasıl yapıldığını bilme edimi’ ile o şeyi ‘yapma edimi (beceri)’
birbirine karıştırılmaktadır. Bilme edimine dair olan süreçler algının, dikkatim, belleğin, dil ve düşüncenin
kendisidir. Bu süreçleri, sorularla ölçmenin adı üst düzey değildir; yeni
nesil değildir; beceri temelli
hiç değildir. Kaldı ki yeni nesil diye yutturulan görseli bol, uzun metrajlı soruların
yapısında gözlenen özellik akademik yetenektir.
Biçimlendirme ve yetiştirme amacına hizmet eden sınıf içi ölçme işlemlerinde,
ünite sonu değerlendirme testlerinde ya da derslere özgü adlandırılmış kazanım
(!) testlerinde öğrenme amaçlarına ilişkin ‘akademik
başarının’ ölçülmesi yerine ‘akademik
yetenek(ler)’ ölçülmektedir. Akademik
başarı ile akademik yetenek
arasında çok net bir ayrım vardır. Bilmeyenlere duyuralım. Akademik b a ş a r ı
testleri, öğrenme alanına ilişkin anlık
bir bildirime işaret ederken akademik y e t e n e k testleri, öğrencinin gelecekteki başarısına ilişkin
bir çıkarımın yapılabilirliğine işaret eder. Dolayısıyla yeni nesil veya
beceri temelli olarak sıfatlanan soruların kimisinin özü akademik başarıyı ölçmekten
ziyade akademik yeteneği ölçmeye dairdir.
“Temel düzeyde, üst
düzeyde, yeni nesil veya beceri temelli soru hazırlama” adlandırmalarının
tamamı kusurludur. Çünkü bilişsel öğrenme alanına ilişkin hedeflenen
davranışlar özünde ‘yeni nesil’ olarak sınıflanamaz. Hedeflenen davranışlar ‘temel
ya da üst düzey’ veya ‘beceri temelli ya da temelsiz’ olarak yine sınıflandırılamaz.
Beceri temelli, üst düzey gibi sınıflamalar veya sıfatlandırmalar saçmadır. Eğer
eğitim biliminin çapı içindeyseniz yapılacak olan sınıflamanın sıradan,
gelişigüzel olmaması gerektiğini
biliyor olmalısınız. Fakat bir sofist iseniz sallamak, saçmalamak elbette
serbest. Eğer eğitim bir bilim ise ve bilimi
ciddiye alıyorsanız bu bilimin içine aklına esenin aklınca yaptığı
tanımlamalarla, adlandırmalarla doldurulmasına
izin veremezsiniz. Hedeflenen eğitimsel davranışlara
ilişkin yapılacak olan sınıflamanın (daha doğrusu sıralamanın) asgari düzeyde basitten
karmaşığa, kolaydan zora, somuttan soyutta doğru aşamalı bir özellik göstermesi
üzerinde uzlaşılmış bir normdur. Hâl böyleyken beceri temelli, yeni nesil, üst
düzey düşünme olarak sıfatlanan sınıflamanın veya sıralamanın bir zemininin olmadığını
anlayabilirsiniz.
Yeni nesil soru veya beceri temelli soru adlandırmalarıyla
piyasaya sürülmüş olan sorular üzerinden gelin öğrenmelerimizi şimdi usa
vuralım.
⸎ Örnek 1: Aşağıdaki sorunun iddiası beceri temelli olmasıdır. Bu soru[1], 5.sınıf Fen Bilimleri dersi için yazılmış.
Bu soru ne yeni nesildir ne de beceri temellidir. Bu soru, doğrudan 4 seçenekli çoktan seçmeli bir test maddesidir. Neden? Çünkü bir madde kökü vardır ve bu madde kökü, soru işaretiyle biten ifadenin kendisidir. Üstelik madde köküne ilişkin bir öncülün bulunduğunu söylemek de mümkündür. Öncül; 4 cümleyle oluşturulmuş ve dikdörtgen içine alınmış olan kısımdır. 4 seçenekten bir tanesi anahtarlanmış doğru cevaptır ki bu seçenek, A seçeneğidir. B, C ve D seçenekleri ise çeldiriciler olarak işlev görmektedir. O halde sorumuzu soralım: Unsurları sıralanmış bu soru, özünde hangi tip maddeye dairdir? Cevap seçilmekte mi yoksa üretilmekte midir? Cevap, verilen seçenekler arasından seçilmektedir. Verilen seçenek sayısı iki mi, ikiden fazla mıdır? Apaçık ortada ki seçenek sayısı 4’tür. Anahtarlanmış doğru cevap seçeneğini seçen öğrencilerin hedeflenen davranışa sahip olduğu savı doğrulanmakta mıdır? Evet. Peki, bu soruyla ölçülen hedef-davranış nedir? Okuduğunu anlama mı? Güneş ile ilgili özellikleri bilme mi? Siz cevap veriniz lütfen. Bu soruyla ölçülen bilişsel davranışın düzeyi nedir? Kavrama mı? Uygulama mı? Sentez mi?
Peki, madde kökünde ciddi bir anlatım bozukluğu yok mu sizce?
Yoksa anlatım bozukluğunun, anlaşılmazlığın hâkim olduğu sorulara mı yeni nesil veya beceri temelli soru etiketini yapıştırmaktayız? Aşağıda bulunan görsellerden hangisinin
açıklaması ifadesine dikkat ediniz. Sorunun seçeneklerinde görseller
bulunmakta, fakat görsellerin bir
açıklaması bulunmamaktadır.
Görsellerde bir açıklama bulunacaksa ona görsel demeye gerek var mıdır sizce? Bu
sorunun yazarına göre seçeneklerdeki görsellerin hâlihazırda bir açıklaması
var. Görsellerde hâlihazırda birer açıklama olduğu için “görsellerden
hangisinin açıklaması” ifadesi kurulmuş olmalı. Oysa görsellerde bir açıklama
yok. Olsa olsa görsellerle “bir açıklama/anlatım/bilgi” temsil edilebilir ve bir
cevaplayıcı bu görseller ile bir açıklama/anlatım/bilgi arasında ancak bir
ilişki kurabilir. Bu sorunun 10 yaşındaki çocukların algısal ve dilsel
kapasitelerine uygun olduğunu iddia edebilir misiniz? Anlaşılmayan binlerce -sözüm
ona- yeni nesil soruyu çözmek/çözdürmek vakit kaybıdır ve daha da kötüsü ölçüsüzlüktür.
Yetişkin nesillerin genç nesilleri kandırmaya hakkı olmasa gerek.
Sorudaki öncül metni renkli yazıp, seçeneklere renkli görseller
koymuş olmak 10 yaşındaki çocukların somut düşünme kapasitelerine bir katkı
değildir. 10-11 yaşındaki çocuklar bilişsel açıdan somut düşünüyorlar diye
soruların bol resimli, renkli olması gerektiği bir yanılsamadır. Somut
düşünmenin ne olduğunu yanlış anlamış olabilirsiniz. O nedenle öğretim kadrosu,
özellikle ilkokul ve ortaokul öğrencilerine yeni nesil sorular çözdürmekten
vazgeçmelidir.
Bu soru ne ölçmektedir? 5.sınıf Fen Bilimleri dersinin 1.ünitesine
ilişkin sizce hangi bilgiyi veya kavramı biliyor olmayı ölçmektedir? Fen
Bilimleri dersini hiç almamış bir 5.sınıf öğrencisi, şayet okuduklarını anlama
kapasitesine erişmiş ise bu soruyu doğru cevaplandıramaz mı? Pek âlâ, doğru
olarak cevaplandırabilir. Ne ölçüyorduk biz? Bu soru, öğrenme ünitesinde hedeflenen
kavramların ne bilgisini ne de sentez düzeyinde bir biliş düzeyini
ölçebilmiştir. Bu soruyla düpedüz okuduğunu anlama yetisi ölçülmektedir. Sorunun
Fen Bilimlerine özgü bir içerikten oluşturulmuş olması bu soruyu, Fen Bilimleri
sorusu kılmamaktadır. Geçerlilik
kavramı çok ciddi derecede tepelendi mi şimdi?
⸎Örnek 2: Bu soru[2], 5.sınıf Fen Bilimleri
dersi için yazılmış ve beceri temelli imiş.
Görsel içinde verilen metin ile ölçülmek istenen arasındaki ilişki
sıfırdır. Laf kalabalığıdır. Çünkü görselin kendisi, sorunun cevaplanabilirliğine
tek bir katkısı dahi bulunmamaktadır.
10 yaşındaki çocukların ne kadar dikkatli bir okuma yapıp
yapmadıkları Fen Bilimleri dersinin hedef-davranışları arasında olmasa gerek.
Doğrusu biz öğrenme alanlarına ilişkin hedef-davranışları ölçmekten
vazgeçmiştik, değil mi? Yüz yüze eğitimde bol bol kazanım uzaktan eğitimde katılım
ölçüyorduk.
Madde kökünde geçen çift değillenmiş sözcüğün (göremememizin) altı çizilmeyerek 10 yaşındaki çocuklara adeta
tuzak kurulmuştur. Bunu da yazalım bir kenara lütfen.
Maddenin çok fazla sözcükle hikâyeleştirilmesi, gereğinden fazla gereksiz
sözcüklerle veya görsellerle oluşturulması ilkin “maddenin açık, net ve
anlaşılır” olma ilkesini tepelemektedir. Anlaşılmayan soruları, her öğrenci
anladığı şekilde cevaplarsa ölçme geçerliliği bir güzel düşer.
⸎Örnek 3: Bu soru[3] 5.sınıf Matematik dersi için beceri temelli imiş.
Uykunuz gelmezse ve üstelik sıkılmazsanız pekâlâ bu soruyu çözebilirsiniz. Bir tam sayfalık bu soruyu beceri kavramıyla özdeş kılan nedir acaba? Bu soru “milyonlar basamağında 3, yüzler basamağında 7 rakamının bulunduğu ve rakamları birbirinden farklı dokuz basamaklı en büyük doğal sayı kaçtır?” olarak yazılmış olsa idi acaba hangi tür beceriden(?!) nasibini almamış olurdu? Bilmek, öğrenmek veya anlamış olmak bilişle ilintili olduğuna göre yapma/eyleme edimine dair olan beceri edimi bu sorunun neresindedir? Yemek yapmak gibi bir hüner veya bir marifet görebildiğimiz için mi bu sorunun adı, beceri temellidir ya da yeni nesildir? Otomobil kullanmasını bilmek ile otomobil kullanmak özdeş edimler midir? İlki bilme ikincisi beceri edimine dairdir. Dolayısıyla yukarıdaki sorunun beceri kavramıyla özdeşleştirilecek hiçbir durumu yoktur.
Özellikle Matematik gibi sembolik/biçimsel bir dili olan derslerde
hikâyeci veya görselli test maddelerinin sıkça kullanılması özünde öğrenme
alanına ilişkin k a v r a m öğretilemediğine işaret etmektedir. Diğer taraftan öğrenme alanının kavramını, sembolik
dilini öğrenememiş çocukların soyutlama yetilerin ölçümlendiği test maddelerinde
görsellerin yersiz ve gereksiz kullanılması, doğru cevabın seçilmesine daha çok
ipucu sağlamaktadır. Hal böyle olunca öğretim amaçlarının ne kadarının
ölçüldüğü veya öğrenme alanına ilişkin neyin ölçüldüğü tartışmaya değer olmaktadır.
Kaldı ki bu tartışmayı yapmaya başladığınız an geçerlilik kavramına dokunulacaktır.
Biçimsel/sembollik bir dille ifade edilen ve daha çok soyutlama yetisine dair olan
matematik, mantık gibi öğrenme alanlarına ilişkin hazırlanan sorulara ‘yeni
nesil’ damgasını vurup bu sorularda “hikâye anlatmanın veya hikâye okutmanın” hiçbir
manası ve gereği yoktur.
⸎Örnek 4: Bu soru[4] 5.sınıf Din Kültürü ve
Ahlak Bilgisi dersine ilişkin beceri temelli bir soru imiş.
Bu maddede beceriye temel olacak hiçbir unsur bulunmamaktadır. Bu madde, çoktan seçmeli bir
test maddesi olup seçeneklerin çoklu
cevaplar içermesi bakımından da kusurludur. Madde yazma ilkelerine göre madde
ve seçeneklerinin çağın bilimsel bilgisiyle mutabık olması gerekmektedir. Bu
soruda bilimsel olan bilgi nedir ki çağın bilimsel bilgisiyle (episteme) olan
mutabıklığını tartışalım. Doğruluğunu sınayamadığımız bir dinin inanç ve davranış
kalıplarının bilgisi, epistemik açıdan bir bilgi değeri taşımaz. Bu minvalde
inanç ve kanıların (doxa) ölçmeye konu edinilip ölçülüp değerlendirilmesi açıklanabilir
değildir.
⸎Örnek 5: Bu soru[5] 5.sınıf Sosyal Bilgiler
dersine ilişkin beceri temelli imiş.
⸎Örnek 6: 5.sınıf Matematik
dersinin doğal sayılarla işlemler konusuna ilişkin yeni nesil bir soru.
[2] http://odsgm.meb.gov.tr/kurslar/pdf/beceri/testler/1920/fen/5_fen_1.pdf
[3] https://www.dijitalim.com.tr/Uploads/KitapOrnekPDF/11001/5.%20SINIF%20%C4%B0%C5%9ELEYEN%20ZEKA%20-%20MATEMAT%C4%B0K%20-%2027.07.2020_Ornek.pdf
[4] http://odsgm.meb.gov.tr/kurslar/pdf/beceri/testler/1920/din/5_din_1.pdf
[5] http://odsgm.meb.gov.tr/kurslar/pdf/beceri/testler/1920/sos/5_sos_3.pdf
>>Daha fazlasını öğrenmek istiyorum diyenler "Kavramları, İlkeleri ve Uygulamalarıyla Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme" isimli kitabımı okuyabilirsiniz.






