Ana içeriğe atla

Toplumsal bir iz düşüm olarak Gresham Yasası!

A ltın ve gümüş sikkelerin birlikte kullanıldığı zamanlarda insanlar altın olanı saklamış, gümüş olanı harcamış. Neden? Çünkü insanların değerli olanı elde tutması, değersiz olanı ise elden çıkarması oldukça rasyonel bir davranış.  İşte rasyonel olan bu davranışı, 16.yy’da İ ngiltere'de Kraliçe I. Elizabeth'in mali danışmanı olan Sir Thomas Gresham,   “kötü para, iyi parayı kovar” ifadesiyle ekonomik bir yasaya dönüştürmüştür. Gresham yasası, yazılı (nominal) değerleri a ynı fakat külçe değerleri farklı iki paradan, külçe değeri yüksek olan paranın piyasadan (dolaşımdan) çekilmesidir. Nominal değer ve külçe değeri ne demektir? Örneğin bir madeni paranın üzerinde “5 TL” yazıyorsa bu onun nominal değeridir. Külçe değeri ise paranın yapıldığı metalin (altın, gümüş, bakır, nikel vs.) piyasa değeridir. Yani parayı eritip sadece metal olarak sattığınızda elde edeceğiniz değerdir. Örneğin elinizde iki adet 5 TL’lik madeni para var. Biri gümüşten, diğeri nikelden yapılmış olsun. İki...

Olimpiyatlardan öğrendim ki...

Çok zaman önce değil 4-20 Şubat tarihleri arasında Çin’in başkenti Pekin’de 2022 Kış olimpiyatları gerçekleştirildi. Ben de vakit buldukça TV’yi açıp olimpiyatları izledim. Kendi adıma müthiş dersler çıkardım. Kendime notlar aldım.

 *** En iyiler arasındaysanız elde ettiğiniz kazanımları bir düşünün.***

2022 Kış Olimpiyatlarında kar, kızak ve buz sporları olmak üzere 15 dalda en başarılı sporcular birbirleriyle yarıştılar. En başarılı sporcular diyorum çünkü Olimpiyatlara katılacak olan sporcuların seçiminde bir takım ölçütler gözetilmektedir. Sporcuların olimpiyatlardan önce katıldıkları müsabakalardan elde etmiş oldukları dereceler, olimpiyatlara katılabilmelerinin belirleyicisi olmakta. Burada kura yok, amirim paşam hiç yok. 'Bizim güccük yeğen varya. He bildin, o işte. Onu sizin şu belediyeye bir koysak' muhabetleri dönmez, oralarda. Her bir sporcu, kendi çabasıyla olimpiyatlara katılma hakkını elde eder. 

Dünyanın en başarılı sporcularıyla bir aradasınızdır. İşini hem en iyi yapan hem de tutkulu insanlarla birlikte olmanın size ne katkısı olabilirdi acaba? Bence yaş, cinsiyet, ırk, dil veya din gibi kimliksel unsurları paranteze alıp rakiplerinizle kurduğunu dostluğu ve centilmenliği deneyimlemektir. Rakiplerinizin başarılarına içtenlikle ortak olabilmek…Ne müthiş bir kalp sesidir!

Fotoğrafta Rus serbest stil kayakçısı Ilia Burov, Ukraynalı Oleksandr Abramenko'yu kucaklıyor.  Olimpiyat madalyasını alan Ukraynalı Abramenko’yu, Ilia Burov’un yürekten tebrik ettiği gülümsemelerinden belli olmuyor mu?

***

ABD'li Ashley Caldwell, serbest stilde kayak finalinin ilk turunda birinci sıradaydı, ancak son atlayışını yaptığında bir hata yaptı: yere temas etti ve madalya hakkını kaybetti. Onun bu hatası yarışı dördüncü olarak bitirmesine sebep oldu. En yakın rakibi Çinli sporcu Xu Mengtao madalyanın sahibi oldu. Caldwell, Xu Mengtao’ya sıkıca sarıldı ve  “Tao tao şampiyon” naralarıyla onun rakibini içtenlikle tebrik ettiğine dünya şahitlik etti.


***Başarmak isteyenler için hiçbir şey geç değildi.***

Olimpiyatlarda genelde yaşı genç olan sporcuları gördüm. Demek ki yeteneklerimizi ortaya koymanın en uygun çağı, gençlikti.  Özellikle yeteneğiniz, fiziksel bir dayanıklılığa bağlı ise genç yaşlarda açığa çıkma potansiyeli çok daha yüksekti. Ne ki olimpiyatlarda yaşı büyük olan sporcular da vardı. Örneğin 41 yaşındaki Johan Clarey, Alp disiplininde gümüş madalya kazanan en yaşlı sporcu olma unvanına sahip olmuştu. Artık çok geç diye bir bahanem olamazdı.

Johan Clarey, kendisiyle yapılan röportajda “Gençliğimden beri hayatımda her şeyi geç yapıyorum. Annem hep böyle der. Yürümeyi, konuşmayı hep geç öğrendim. Sanırım bu durum spor kariyerime de yansıdı” demişti. İleri yaşlardaki insanlara güç ve şevk veriyordu adeta.  

Fotoğrafta Johan Clarey.

***Sıralama, yeteneksiz ya da başarısız olduğunuzu göstermez.***

Alp disiplininde erkekler müsabakasında birinci olarak altın madalyayı alan Beat Fuez’in bitiş çizgisine varış süresi 1:42:69 idi ve o, kariyerinde ilk kez Olimpiyat şampiyonluğunu elde etmişti. Olimpiyatlarda bazı sporcular için ilklerin haklı gururu yaşanıyordu. En yaşlı olma unvanını elde eden kayakçı Johan Clarey’in birinci ile arasındaki fark, sadece 0.10 salise idi. Üçüncü olan Matthias Mayer’in bitiş çizgisine varış süresi 1:42:85 . Saliselerin madalya rengini belirlediği bir müsabaka. Bu üç sporcunun yetenek olarak birbirlerinden farklı olduğunu söyleyebilir miyiz? Tabii ki söyleyemeyiz. Düşünsenize bitiş çizgisine aynı dakika ve saniyede varıyorsunuz ancak saliseler sizi bir sıraya koyuyor. Fakat tutkuyla işini yapanlar için önemli olan sıralanmak değil “orada olmaya layık olmak ve performansını sadece performansını sergileyebilmekti.”

***Şartlar uygun olduğunda sen hazır olacak mısın?***

Saliselere göre sporcuların sıralandığı Alp disiplininde kayakla inişin yapıldığı pistte kuvvetli rüzgârın olması sebebiyle yarış bir gün sonraya ertelenmişti. Çok çalıştığınız sınav, ertesi güne erteleniyor, hissettiğiniz duygu ne olurdu? Kızgınlık, daha fazla kaygı, endişe… Belki de hepsi. Bu stres faktörleriyle sporcular nasıl başa çıkıyorlardı acaba? Ertelenen o yarışta altın madalyayı alan Beat Feuz, kendisiyle yapılan röportajda “Mükemmel bir havaydı, rüzgâr yoktu ve ben sadece kayakların üzerinde mükemmel bir şekilde duruyordum. Bugün her şey bir araya geldi” demişti. Evet, koşullar uygun olduğunda sen yeteneğini gösterebilecek misin? Buna hazır mısın? Hazırlanıyor musun? İmkân ve olanakların muhasebesini yapabiliyor musun?

 ***Bahaneler değil çözümler üret***

Olimpiyatlarda Türkiye’yi temsil eden sporcularımızdan biri, Fatih Arda idi. Erzurum’da 9 yaşında kayakla tanışmıştı. Alp disiplininde yarıştı. Fatih Arda, yabancı sporcularla aralarındaki farkı şöyle dile getiriyordu: "Giydiğimiz kıyafetlerin hepsi özel dikim. Çok hassas malzemeler. Sık değiştirmek lazım ama bu konuda yeterli değiliz. Şu anki kayağımı 3 yıldır kullanıyorum. Aslında bir kayak bir yaz bir kış sezonunda kullanılır. Olimpiyatta madalya alan sporcular bir haftada 5 tulum deniyor. Ben ise bir sezonu sadece 5 kıyafetle tamamlıyorum." Fatih Arda, yarışta giydiği tulumlara zarar gelmemesi için bütün seyahatlerde malzemelerini elinde taşıyordu. Akranlarıyla benzer imkânlara sahip olmamasına rağmen Fatih Arda, çözüm üretti. Tutkularının peşinden (koşmaya değil J) kaymaya devam etti. Vazgeçmedi. Mevcut imkânlarla nasıl daha iyisini yapabilirimi düşündü ve yaptı. Bu, çok kıymetli zihinsel bir olgunluktu.

 *** Seninle birlikte üzülenler varsa kaybetmiş değilsindir***

Olimpiyatlarda kimi dünya şampiyonlarının basit hataları yüzünden elendiklerine şahit oldum. Senden sonraki sporcuların senden daha fazla derece yapabileceklerine hazır olmalısın. Nice şampiyonun madalya şansını yitirdiği ya da madalya renginin değiştiği son dakikalık anlar oldu.  Fakat sporcuların birbirlerini tebrik etmesi, sarılması, rakiplerinin sevinçlerine ortak olmaları, esasında onların şampiyonluklarına şampiyonluk katmıştı.

Artistik buz patencisi Yuzuru Hanyu, dönüşleriyle ve dörtlü atlayışlarla 19 kez dünya rekoru kıran efsane bir sporcu. Ne ki 2022 olimpiyatlarında madalya alamadı. Buzda kayarken pateni ufak bir deliğe takıldığı için istediği performansı gösteremedi ve hem kendisi çok üzüldü hem de onu takip eden sporseverler. Seninle birlikte üzülenler varsa gerçekten de kaybetmiş olduğunu düşünebilir misin? 

 ***Kimleri örnek aldığına dikkat et ***

Artistik buz pateni dalında dikkatleri çeken 3 sporcu vardı. Bu üç sporcu aynı ülkedendi ve  kendi aralarında 1., 2. ve 3. olarak sıralanıyordu. İlginç olan detay, antrenörlerinin kim olduğunu öğrendiğimde ortaya çıktı. Bu üç sporcunun antrenörleri, aynı kişiydi. Yeteneklerinizin ortaya çıkmasında katkısı bulunan eğitmenler, ustalar elbette takdir edilmeliydi.  O antrenörü alkışlamamak mümkün olabilir miydi? 

Çinli bir patencinin buz patenine başlama hikâyesine bakalım. Onun şu an ki antrenörü, küçükken izlediği yarışmanın sporcusudur. Ona hayran olur, yanına gider kendisinden eğitimler alır.  Birlikte antrenmanlar yaparlar; birlikte çalışırlar.  Yıl 2022 olduğunda antrenörünü izleyen patenci, olimpiyatlarda madalya kazanır. Bu hikâye, bana işini doğru ve en iyi yapan insanların dizlerinin dibinde bulunmak gerektiğini öğretti. Doğru yönlendiricilerle (veya öğretmenlerle, eğitmenlerle, ustalarla, sanatçı ya da sporcularla) yeteneğinizin marifete dönüşmemesi imkânsızdı.

 ***Başarısızlık, aslında başarıya giden başka bir basamaktır.***

John Morris, körling dalında ustaca yarıştı ancak 2022 olimpiyatlarında madalya alamadı. Kendisiyle yapılan röportajda dinleyenlere başarının anahtarını bıraktı. Dedi ki “Başarısız olduğumu ve pes etmenin eşiğinde olduğumu hissettim çünkü şampiyonluğu kazanmak için tek şansımı kaçırdığımı düşündüm. Bu, gençken sahip olduğunuz bir bakış açısıdır, ancak gerçekte başarısızlık, başarıya giden başka bir basamaktır. Başarısızlık tamamen sizin zihninizdedir ve harika bir öğrenme aracı olabilir.” 

Fotoğrafta John Morris körling dalında yarışırken

Kendi neslinin en iyi yarışçısı olmasına rağmen, Olimpiyat performanslarında defalarca geride kaldı. 2010'da yarı final maçında rotadan saptı ve finali kaçırdı. 2014'te tökezledi ve finali yine kaçırdı. 2018'de dördüncü olabildi. Ve 2022’de Lindsey Jacobellis, snowboard cross dalında altın madalyayı tam 16 yıl sonra saniyenin onda ikisi kadar farkla kazandı.

Fotoğraf: Lindsey Jacobellis

Amerikalı snowboardcu Tessa Maud, önde devam ediyordu. Bitiş çizgisine çok az kalmıştı. Ne ki son dönemeçte takıldı, düştü ve madalya şansını yitirdi. Bu durum, onun yetenekli ve başarılı bir sporcu olmadığı anlamına elbette gelmiyordu.

Fotoğraf: Tessa Maud

Shaun White,  snowboard sporunun öncüsü olarak bilinir ve bu sporun en başarılı uygulayıcısıdır.  Snowboard sporuna gençleri teşvik edip ilham vermekten hiç geri durmamıştır.  2022 olimpiyatlarında performansını sergilerken düştü ve madalya şansını yitirdi. Düştükten sonra yaşadığı kalp kırıklığı beden dilinden, yüz ifadesinden o kadar net okunuyordu ki izleyiciler bu şampiyonu, alkışa boğdu. Madalyayı kaybetti fakat rakipleri tarafından kucaklandı, çokça tebrik edildi. Shaun White, aslında hiç kaybetmediğini o an anlamıştı.

***Hemen vazgeçme, üstüne git***

Petra Vlhova, Slalomda ilk yarışından sonra yedinci sıradaydı ve madalya şansı yok gibiydi. Ancak, 9 Şubat'taki ikinci turda tüm rakiplerini şaşkınlık içinde bıraktı. Demek ki mücadeleyi asla yarıda bırakmamak lazımmış.


***Trajedilerinin Üstesinden Gelen Sporcular***

Nadir görülen bir hastalığı olan William Flaherty, 20'den fazla ameliyattan ve 75 kan naklinden sağ çıkmıştı. Ayrıca 3 yaşındayken kardeşinden hayat kurtarıcı bir kemik iliği nakli aldı. 2022 olimpiyatlarında madalya alamadı ancak kayak yapma tutkusunu gerçekleştirdiği kesindi.

Kanadalı snowboardcu Max Parrot, Lenfoma teşhisi konduktan üç yıl sonra, 2022 Kış Olimpiyatları'nda erkekler yamaç stilinde altın madalyayı kazanmıştı. Hastalığı bahanesi olmamıştı.

 Yazının sonuna yaklaşırken…

Sui Wenjing ve Han Cong'un eşli artistik patinajda göz kamaştırıcı performanslarıyla altın madalyanın sahipleri olmuşlardı. Kendilerine uzatılan mikrofona Sui şöyle demişti “Yalnızca bu birkaç dakika içinde, belki de dünya çapında milyarlarca insan bize bakıyor. Bu, hayatımızın en onurlu anı.”

İnsanların gözüne bakarken gurur duyulacak eylemlerde bulunmanın mutluluğunu yaşamak! 

Başarı, birden bire kolayca elde edilen bir kazanım değil. Sıkı bir hazırlık sürecini gerektirdiği aşikâr. Her gün hiç şaşmadan saatlerce çalışmak, özdisiplin gerek. Düşünsenize olimpiyatlarda sadece bir kaç dakikayla performanslarını izlediğimiz sporcular, yıllarca, günlerce, saatlerce çalışıyorlardı. Ve onlar, bu çalışmanın buna değer olduğunu hiç tereddüt etmeden söylüyorlardı.

 ***Geniş kapsamlı düşünün ve çalışın***

Tokyo Olimpiyat Oyunları'nın 8.gününde gösterdiği büyük başarısı ile hepimizi etkileyen bir sporcumuz var: Mete Gazoz. Türkiye'de okçuluk branşında ilk defa altın madalyanın sahibi oldu.  Başarısının ardında neyin yattığını araştırdığımızda görülüyor ki “bunu yapmak benim ne işime yarayacak” dememiş. Omuz gelişimi için 8 yaşına kadar yüzme kursuna gitmiş, koordinasyona katkısı olur diye basketbol oynamış; görme ve dikkat yeteneğini geliştirmek için 1 sene resim kursuna gitmiş. Yine göz ve el koordinasyonunu artırmak için 2 yıl piyano eğitimi almış. Ben okçu olacağım, piyano çalmak, resim yapmak ne işime yarayacak dememiş. Geniş kapsamlı düşünmesi ve çalışması Mete Gazoz’u Olimpiyat Şampiyonu yaptı. 



 

 

Okumak için güzel bir gün, okumaya devam et.

Eğitimde yeni putumuz: STEM

Eğitim; ne derseniz deyin bir piyasa artık. Uşakları var, köleleri var ve bir de sahipleri. Özellikle eğitimcilerin eliyle piyasaya sunulan “eğitim modeli tarifelerini”, reform adıyla  ithal edilen uygulamaları bir düşünelim mi?   Yapılandırmacı öğretim modeli ile başlayan 'yeniye' olan hevesimiz sayesinde işbirlikçi öğrenme, proje temeli, beyin temelli, aktif öğrenme, performans değerlendirme, alternatif(!) ölçme ve değerlendirme araçları gibi kavramlarla coşup taşmadık mı? Hatırlamadınız mı? Eğitimde öğretmen mi aktifti öğrenci mi aktifti daha buna karar verememişken yahut ölçme ve değerlendirme araçları ile süreci mi sonucu mu ölçüyorduk buna nokta koyamamışken öğrencilerimizin ellerine tablet tutuşturmadık mı? Sonra olmadı bu deyip tabletleri alıp sınıflara akıllı tahtalar kondurmadık mı? Bir anda bilgi iletişim teknolojileri (BİT) kavramıyla karşı karşıya kalmadık mı? Sahi bu BİT’in eğitimdeki maksadı neydi? Yoksa araç mıydı amaç mıydı? Off offf. Çok kafam k...

Bilimsel eleştiri olmayınca kişisel tavsiyelerle bilim yapılır mı?

Söz konusu olan bilim ise b eğenilerimiz, tercihlerimiz veya alışkanlıklarımız “bilimsel bir eleştiri” niteliği taşır mı?  Hayatta taşımaz. Olsa olsa bunun adı öneridir, tavsiyedir. Mesleki ve kişisel yaşantımda tesadüf ettiğim durumun (birazdan anlatacağım) sıklığı o kadar arttı ki sessiz kalamayacağım daha fazla. Şöyle izah etmeye çalışayım. Örneğin çoban salatası yapacaksınız. Malzemesi bellidir. Domates, salatalık, biber, kuru soğan, maydanoz, tuz, sıvı yağ ve limon. Malzemeyi ister elinde doğra; ister robotta. İster sürmene bıçağı kullan; ister çin malı bir bıçak. Fark eder mi? Doğrama işlemi olduktan sonra hiç de fark etmez. Eğer çoban salatası yapacaksanız sebzeleri doğramanın bir usulü vardır. O usûl de parçaların küçük olmasıdır. Hangi doğrama aracını kullanırsanız kullanın, esas olan sebze parçalarının büyüklüğüdür. Salatalıkları halka halka, domatesleri yarım ay şeklinde doğrarsanız şayet bunun adı olmaz çoban salata, olur size söğüş salata. Usûlü yani yolu-yöntemi, ç...

Öğretmenler gününün şerefi haysiyetine bu yazı...

Öğretmen kimdir? Nedir, nasıl bir şeydir? Öğretmen, anne midir yoksa baba mıdır? Kitap mıdır, rehber midir? Usta mıdır, rol-model midir? Dahası nasılsınız? *** Kitaplardan okudum, yaşayarak öğrendim. Birey, doğduğu andan itibaren öğrenen ve deneyimleyenmiş. Birey, doğası gereği, çevresini gözler ve izlermiş; çevresindekileri taklit ve tekrar edermiş. Hepimiz için böyledir bu işler. Sosyal öğrenmenin kuramcısı Albert Bandura da ifade eder ki bizler, doğrudan tecrübe etmediğimiz ancak çevremizdeki bireylerin tecrübelerinden de öğrenebilen canlılarız. İyi ki kimi acı tecrübeleri yaşamadan öğrenen canlılarız.  Asla tecrübe etmek istemediğimiz davranışları,  b aşkalarının davranışlarının sonuçlarını gözlemleyerek öğreniyoruz, ne mutlu bize! Kimi durumda, tanıdığımız ya da tanışık olduğumuz kişilerden kendimize örnek davranışlar ve düşünceler  seçiyoruz ve öğreniyoruz. Kimi öğrenmelerimiz içgüdüsellikten, kimisi var olma, yaşamda kalma gayemizden. Kimi öğrenmelerimiz d...

Hayatıma matematik girmez olaydın...

Sizlerle yaşadığım yere ilişkin bir uydu haritası göstermek istiyorum. Bu harita üzerinden sorularıma cevaplar arıyorum. Bilenlerden hatta icra makamlarından bilgilerini rica ediyorum. Şimdilik masumiyet karinesi sebebiyle okul isimlerini, mahalle, il, ilçe bilgilerini paylaşmıyorum. İlgili, bilgili ve yetkili kimselerin benimle temas etmesi durumunda yerin açık adres bilgisini elbette verebilirim. Şimdi arkamıza yaslanalım ve bir süre haritaya bakalım. Kuşları göremeyeceksiniz ama ağaçları görebilirsiniz. Hatta içinizdeki çocuğu öldürmemişseniz karıncaları, uçuşan kavak polenlerini dahi görebilirsiniz. Bahar da geldi, bahçede oynayan çocukları yoksa göremediniz mi hâlâ? Neyse bu kadar romantizm yeter bize! Gerçeklere dönelim şimdi. Yukarıdaki uydu haritasında görülen yer, benim yaşadığım yere, evime çok yakındır. Uydudan işaretlediğim yerin çevresi 755 metredir. Fotoğrafa bakıyorum ve işaretlediğim yerin şekline yamuk deyiveriyorum. Yani, yamuğumuzun çevresi 755 metre ...

Eğitim, okulun bahçesinde başlar.

Bedeni, ruhu eğitmeden yahut eğitim kurumlarında bedene ve ruha (duyguya) mekân yaratmadan "akıl eğitimi" nafile bir çaba olarak kalmaya -ne yazık ki- devam edecek. Okul bahçelerine bakın. Orada ne ruh (sanat-estetik) ne de beden (eğitimi) kalmıştır. Okul bahçeleri pek çoğumuz için artık sadece tören alanlarından daha fazlası değildir. Söylemek zorundayım; eksiltilmiş mekânlarda, aklın eğitimi de yarımdır, tamamlanmamıştır. Şimdi sorarım çiçekler, sadece seyirlikse okul bahçeleri kimin içindir? Bedenimizi, duygularımızı keşfedemiyoruz; bedenimize, duygularımıza hâkim olamıyoruz? Bedenimize ve ruhumuza egemen olamadığımız için bilge insan da olamıyoruz.   Bedenimizi keşfetmeden aklı keşfetmek! Nasıl olur? Bedenini, ruhunu keşfetmeyen aklını nasıl keşfeder? Sınıflarımızı akıllı tahtalarla donattık ama okul bahçelerimizi göz ardı ettik? Niye? Burada söylemek istediğim okul bahçelerimizin metrekare cinsinden yüzölçümünün kaç olduğu değildir. Söylemek istediğim okul bahçel...

Yeni kurumlara köklü değişiklikler

Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitime Giriş Sınavı (ALES) hakkında başta YÖK’ün duyurusunu ve haber kaynaklarından bir kaçını aşağıda belirtiyorum. Doğrusu haber metinlerini okuduğumda köklü değişiklik algımızın bilhassa kullanılan dil sayesinde artık yüzeysel bırakıldığını düşünmeye başladım. Bugün (20.09.2018) buraya Yeni Ekonomi Programının (YEP) "yenisini" de koyabiliriz. Düşündüğüm konu yapılan değişikliklerin ne kadar köklü olduğudur? Yapılan bir değişikliğin köklü olması ne demektir, nasıl bir şeydir “köklü” olmak? Köklü olmak kökü olan bir durumu bildiriyorsa şayet, 2-3 yıl sonra tekrar bir değişiklik yapılması durumunu nasıl açıklayacağız? Köklü olan usul ve esaslarda, yönetmeliklerde bir zaman sonra bir değişiklik yapmıyor muyuz? Yapıyoruz. Yapmak durumundayız, çağ değişiyor ne de olsa. Köklü olmak, kalıcı olmak değil midir? Öyledir. Kalıcıysa, esaslıysa bir uygulama 3-5 yıl sonra tekrar köklü adıyla değişiklik yapmak nasıl bir şeydir? Bir şey ...

Suit odalı postmodern kongreler...

Sınıf yönetimi ile ilgili ders kitabımın sıradaki okuma konusu "lider öğretmenin özellikleri". Mecburen okuyorum. Lider öğretmen(?). Kulağa ne hoş geliyor. Bir dakika diyorum, geriye sarıyorum hafızamı. Şimdi bildiğimiz 'öğretmenin' yanında bir de 'lider öğretmen' mi varmış? Vay başımıza gelenler. Ne demektir lider öğretmen? Peki, ö ğretmen ne demektir? Benim bildiğim öğretmen, öğretmendir. Bir kavramın başına bir sıfat kondurarak berikinin içi boşaltılıp diğeri doldurulamaz, Romalı efendiler. İşini yapan öğretmen vardır, bir de yapmayan vardır. Resim öğretmeni vardır, sınıf öğretmeni vardır, İngilizce öğretmeni vardır...vs. Öğretmene, lider öğretmen kavramını giydirmek zorlama, yahu! Tüketilecek kavramlar hanesine +1 lütfen. Onca işimiz varken n e gerek vardı? Uyduruk-kıvrık, eğilmiş-bükülmüş kavramların çoğalması ve yayılması için en uygun ortamların atmosfer basıncında düzenlenen post modern kongrelerin, seminerlerin, panellerin, atöl...

Araştırmanın T-ADI

Bu yazının yazılma amacı, araştıran, sorgulayan ve çözümleyici bir duruş sergileyen ya da sergileyeme cesaret edemeyen bireylerin kanatlarını daha güçlü çırpabilmelerine vesile olabilmektir. Görülen o ki kalıplaşmış önyargılar, bilgisizliğin gösterişli teşhiri, temellendirilmemiş bilgilere olan bağlılık ve otoriteye teslimiyet davranışlarımıza, düşüncelerimize yahut kavrayışımıza fazlasıyla etki etmektedir. Niyetim, okuyucuya aç gözlerini, bak yüreğine demektir. Şimdi tüm bildiklerimizi unutalım ve masamıza “araştırma” sözcüğünü yatıralım. Türk Dil Kurumunun (TDK) güncel Türkçe sözlüğüne bakalım,  araştırma sözcüğü ne demekmiş? Araştırma sözcüğünün ilk ve yaygın anlamı araştırmak işi, araştırı, istikşaf, taharri, tetkik tir. İkinci bir anlamı daha var o da, bilim ve sanatla ilgili olarak yapılan yöntemli çalışma, araştırı dır .  Güncel sözlükle yetinmeyelim. Araştırma sözcüğünü bir de terim olarak ele alalım ve TDK’nin terimler sözlüğüne bakalım. Araştırma sözcüğü b...

Fındık ve Soru Piyasalarında Yüksek Beklentilere Karşın Düşen Memnuniyetler

LGS, YKS, KPSS gibi ulusal ve merkezi olarak yapılan seçme ve yerleştirme sınavlarının mahiyeti ve bu sınavlara atfedilen önem dikkate alındığında sınavlara hazırlık süreci düşünmeye değerdir. Her sene LGS sonuçları açıklandığında sosyal medyada dolaşıma sokulan bu fotoğrafla birlikte belirtilen görüşler, eğitim sistemimizin çarpıklığını yüzümüze vurur da vurur. Merkezi sınavlara atfedilen önem -belki de yanlış algılama- nedeniyle eğitim-öğretim hizmetleri ziyadesiyle sakatlanır. Bu sakatlığa X kuşağı da Y kuşağı da Z kuşağı da maruz kalır. Eğitim sistemimiz, uzun zamandır test ve tost tartışmalarına sıkışmıştır. Özel dersler, okul sonrası kurslar, destekleme ve yetiştirme kursları, deneme sınavları, onlarca soru bankası kitapları… Sonuç; öğrenci mutsuz, öğretmen mutsuz, ebeveyn mutsuz. Bu kadar çok çalışmaya zaman ayırıp (sorular çözdürülüp) nasıl verimsiz/mutsuz olunabiliyordu acaba? İktisattın temel kavramlarını eğitime aktarılarak bu soruya cevap vermeye çalışılalım. Daha doğ...

Eleştirdiğini bari sen hiç yapma.

Sorularım var. İnsanlar ne kadar samimidir? İnsanlar, yasalara, kurallara ne derece uymaktadırlar? İnsanlar, kurallara saygı duyup gereğini yapmaktalar mı? Gelin, cevabı siz verin. Olay yeri, arabalar, ağaçlar tamamen gerçektir. Tarih 10 Eylül 2017. Batıkent Hüseyin Tek Parkı. Bu park, yalnızca itfaiye ve ambulans araçlarına açık olup 'normal şartlarda herkesin okuduğunu anladığı ortamlarda' araç trafiğine kapalı bir alandır. Parkın girişinde, trafik uyarı işaretleri mevcut olup parkın iki ucuna taştan bloklar konmuştur. Aslında trafik uyarı işaretini gören medeni insanlar için taştan bloklara dahi gereksinim duyulmaz ama bizde trafik uyarı işaretlerine rağmen ve hatta parkın tam karşısında açık otopark bulunmasına rağmen kural tanımayanlarımız yüzünden taştan bloklarla otomobil girişlerine engel olunmaya çalışılmaktadır. Parka çıkan ara sokaklardan parkın içine girip park etmeye hevesli mahalle sakinlerimiz yok mu, tabi ki var. Fotoğrafta gördüğünüz gibi yeşil alan olan par...