Bizi daha insan kılmayacak olan alışkanlıklarımızı, işimize gelmişliğimizi, bana neciliğimizi üzerimizden söküp atmadıkça bu coğrafyaya yasaların ruhu zor gelir. Biz o yasaları, anayasaları duvar saati gibi her yere asar ancak bakıp bakıp geçeriz sadece.
Demokrasi,
özgürlük, eşitlik, cumhuriyet, egemenlik, hak, hukuk, adalet, yasa… İçselleştiremediğimiz fakat tanımının ne olduğunu seçenekler arasından bulup
doğru olarak işaretlediğimiz test sorularından ibarettir sadece. Mahiyetini
bilemediğimiz, hakikatini gösteremediğimiz kavramlar bunlar...
Alışveriş
merkezlerindeki kalabalığın kendisini halk zannetmemizden olsa gerek halkın
özgürlüğünü cam vitrinleri seyredebilmek olarak algılıyoruz.
Yasasız
bir toplumun bireyleri için hukukun üstünlüğünü, kürsülerden mikrofonlara
üflenen hoş bir seda olarak addediyoruz.
Kendimize hak gördüğümüz pratikler, yasaların da üstünde. Örneğin, trafikte yayaların ve otomobil sürücülerinin kendilerine hak gördüğü pratiklere bir bakın lütfen. Yasalar var olmasına var da ruhu yok.
İsterseniz
salt dönel bir kavşakta değil ışıklı bir
dönel kavşakta oturun ve bir 10 dakika gözlem yapın. Kırmızı ışık kimi
otomobili dudururken kimisini neden durdurmuyordu acaba? Trafik lambası kırmızı ışıkta iken sana-bana hep yeşil ise hangi yasadan bahsediyoruzdur acaba? Tuhaf! Yeşil ışık, kimseyi durdurmuyordu J
Işıklı bir dönel kavşağın seyri sonunda yasaların var olup olmadığına, hakkın savunulabilir ya da gasp edilebilir olup olmadığına şahit olabilirsiniz. Dönel kavşağın kitlenmesi ise tam bir şenliktir. Hak kavramını tartışmak için en uygun zemindir.
Kendisine kırmızı ışık yanarken geçip
gidenlere bir bakın. O geçtiyse ben de geçerim diyen yasasızlık, durması
gereken araçları geçirirken, geçmesi gereken araçları durdurmaktadır. Kendisine yeşil ışık yandığı halde - kırmızı
ışıkta hareket eden otomobiller yüzünden- geçip gidemediği için sinirlenen sürücümüz,
kavşağın ilk dönüşünü atlatır atlamaz ikinci dönelde kendisine kırmızı ışık
yanar ama durmaz. Aaooo! Geçme hakkını
engelleyen araçlara küfür savuran sürücümüz durması gereken kırmızı ışıkta neden acaba
ufaktan ufaktan dönel kavşağı geçme çabası vermekte idi? Kime hak şimdi?
Kendi
hakkından başkasının hakkını gözetmeyi erdem olarak göremedik ki biz hâlâ. Bize öğretilen
hep kendi hakkımızı savunmamızı gerektiği idi. Kendi hakkını, başkalarının hakkını gasp
ederek savunmak olur mu?
***
Yasa var, ruhu yok anacım. Otomobil trafiğine kapalı olan yeşil alan bir parka kim niye park eder?
Oysa yasa var bu parkın girişinde. Kapı gibi iki tane trafik levhası var. Yasa var ama ruhu yok demem bundan. Yasaları uygulayan, denetleyen ruhlar yok. Mevzu, yasaların da üstünde olan yasasızlık. İlaveten arsızlık ve utanmazlık.
Yasaların var olup olmadığına değil yasaların ruhunun olup olmadığına bakmak gerek. Yayaların parklarda ve kaldırımlarda yürüyüp yürüyemediğine bir bakın. Yasaların ruhu var mı yok mu anlarsınız?

