A ltın ve gümüş sikkelerin birlikte kullanıldığı zamanlarda insanlar altın olanı saklamış, gümüş olanı harcamış. Neden? Çünkü insanların değerli olanı elde tutması, değersiz olanı ise elden çıkarması oldukça rasyonel bir davranış. İşte rasyonel olan bu davranışı, 16.yy’da İ ngiltere'de Kraliçe I. Elizabeth'in mali danışmanı olan Sir Thomas Gresham, “kötü para, iyi parayı kovar” ifadesiyle ekonomik bir yasaya dönüştürmüştür. Gresham yasası, yazılı (nominal) değerleri a ynı fakat külçe değerleri farklı iki paradan, külçe değeri yüksek olan paranın piyasadan (dolaşımdan) çekilmesidir. Nominal değer ve külçe değeri ne demektir? Örneğin bir madeni paranın üzerinde “5 TL” yazıyorsa bu onun nominal değeridir. Külçe değeri ise paranın yapıldığı metalin (altın, gümüş, bakır, nikel vs.) piyasa değeridir. Yani parayı eritip sadece metal olarak sattığınızda elde edeceğiniz değerdir. Örneğin elinizde iki adet 5 TL’lik madeni para var. Biri gümüşten, diğeri nikelden yapılmış olsun. İki...
Ortaya
konmuş her emeği, alkışlama çocuğum. Kötü
yapılmış işlere her zaman her durumda “eline
sağlık” deme. Bu seni tatlı dilli, şirin gösterebilir ama derdin asla şirin gözükmek
olmasın.
Çok
zaman ya da çok para harcanmış her işin sonucunda her zaman “iyi, yararlı veya
doğru” bir emeğin ortaya çıkmayacağını bil. “Bu olmamış" deme”cesaretini kuvvetle göster,
çocuğum.
Sen
elmayı seviyorsun diye başkalarının da senin sevdiğin elmayı sevmek zorunda
olmadığını unutma. Kimseyi sevdiğin
şeyleri sevmeye zorlama, oğlum. Gördüğün
kusurları halının altına süpürme, kızım. Kusurları görün. Bu sizi, “hain, terörist, düşman ya da kötü
bir insan” yapmaz.
“Gün eleştiri günü değilmiş” söylemlerini duyun.
Duyun ama kimin ne niyetle söylediğini de anlamaya çalışın. Kamu eliyle sunulan
kötü yapılmış hizmetleri eleştirmenin ‘belirli bir günü ve haftası’ yoktur. Sana
sadece mikrofon uzatıldığında konuşanlardan olma. Konuşmak istediğin her
durumda konuş. Yeter ki iftira atmadan konuş. Yeter ki konuşurken etnosantrizm marka gözlüklerini çıkar.
İnsanın
görme duyusu sağlıklı olsa dahi çok fazla yoğun ışıkta insan göremez, unutma
kızım. İnsanın sağlıklı iki işiten
kulağı olsa dahi insan her sesi duyamaz, oğlum. Aşkın gözü niye kör sanıyorsun
oğlum? Ebeveynler, kendi çocuklarının kusurlarını
niye kabul edemiyor kızım? Hadi bir düşünün!
Sıkı
sıkıya bağlandığımız doğruları, inançları kaybetmek çok ağırdır. Zor gelir
parçalanmak, çözülmek, dağılmak. Olabildiğince bir nesneye, bir kişiye, bir düşünceye, bir inanca sımsıkı bağlanma. Ne kadar çok bağlanırsan bağlandığın nesneyi/fikri/kişiyi/kurumu/koltuğu/makamı/şanı/şöhreti kaybedeceğinden korkarsın. Varlık/nesne/kişi/kurum/makam/şöhret... bağlandığın şeyin adı her neyse onları kaybetmekten korkmak yerine onlardan günü geldiğinde v a z g e ç e b i l m e iradesini göstermeye çalış. Bunun için kendinizi eğitin.
Şayet kaskatıysan un ufak olur dağılırsın; kırılır parçalanırsın. Çünkü sert cisimler, kolay parçalanır bebeğim. Ne kadar sertsen o kadar çabuk çözülürsün aslında. Düşüncelerinde, davranışlarında ya da tutumlarında kaskatı olmayı bırak; esnek olmaya çalışman senin yararına olacaktır, emin ol!
Şayet kaskatıysan un ufak olur dağılırsın; kırılır parçalanırsın. Çünkü sert cisimler, kolay parçalanır bebeğim. Ne kadar sertsen o kadar çabuk çözülürsün aslında. Düşüncelerinde, davranışlarında ya da tutumlarında kaskatı olmayı bırak; esnek olmaya çalışman senin yararına olacaktır, emin ol!